Breaking News

İsrail nükleer silahları sayesinde bir süper güç.Peki bu gücü nasıl elde etti?

İsrail nükleer silahları sayesinde bir süper güç.Peki bu silahları nasıl elde ettiler?


Feinberg,Sonneborn Enstitüsünün 17 milyoner üyesiden birisiydi.1958 yılında,Feinberg,Dimona nükleer projesi için para toplamak amacıyla,pek çok Sonneborn Enstitüsü üyesiyle,Kuzey Amerika ve Avrupadaki birçok Yahudi liderlerle görüştü.Bu görüşmeler 1958 yılında İsrail Başbakanı Ben-Gurion'un isteğiyle gerçekleşmişti.

Abraham Feinberg








Feinberg para toplama işinde oldukça başarılı olmuştu.İsrailli yazar Michael Karpin'e göre 1958 yılının sonlarında başlayan para toplama kampanyası yaklaşık 2 yıl boyunca devam etti.Kampanya sonunda toplam 40 milyon $, 25 civarında milyoner isim tarafından kampanyaya bağışlanmıştı.

İsrail her ne kadar resmi olarak kabul etmese de,İsrail'in bir nükleer cephaneliği olduğu ortada.(Kaç tane savaş başlığına sahip oldukları hala tartışma konusu).Aynı zamanda biliniyor ki o dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy İsrail'in nükleer silah edinme programına karşı çıkmıştı ve aynı zamanda bu karşı çıkma durumu biraz daha azalarak Lyndon B. Johnson Başkanlığı döneminde de devam etti.

Tarihin az bilinen bir parçası ise bu İsrail'in nükleer silaha sahip olmak için yürüttüğü kampanyanın ABDli bir ismin liderliğinde toplanmasıydı ve bu isim Abraham Feinberg idi.Feinberg,hem Başkan Kennedy'nin hem de Başkan Johnson'ın resmi olmayan danışmanıydı.

İsrail'in nükleer silahlara karşı olan ilgisi 1948 yılında kurulan Yahudi Devletine kadar uzanıyor.Ülkenin kurucu babası,David Ben-Gurion,hem Yahudi soykırımını görmüş hem de İsrail'in daha çok Arap komşularından gelen saldırılarına şahit olmuştu.Ben-Gurion nükleer silahları,Yahudi Devletinin kendilerinden hem nüfusça hem ekonomik hem de askeri güç açısından güçlü olan komşuları karşısında son şans olarak görüyordü.

İsrail'in Kurucu Babası David Ben-Gurion










Ben-Gurion ve danışmanlarının yaşadığı problemse henüz genç,fakir ve nispeten toy bir ülke olmaları,nükleer silah programı geliştirmek için gerekli teknolojik ve maddesel kaynak eksikleri,yerli bir insan kaynağı olmamasıydı.İsrail'in en iyi umudu olan nükleer silah programını elde etmek için ona yardım edecek olan ülke yabancı bir patron olacaktı.Şanslılardı ki,etraflarındaki sorunlar onlara bu yardımı sağlayacaktı.

Özellikle 1950lerin ortalarında,Fransa'nın Cezayir üzerindeki baskısı-ki Fransa Cezayir'i kendine ait bir koloni değil direkt olarak Fransa'nın bir parçası olarak kabul ediyordu-Mısır Lideri Gamal Abdel Nasser'in Cezayir'e önemli ölçüde destek vermesine neden olmuştu.Paris,İsrail'in kendisine istihabarat sağlamasını karşılığında ise çok istedikleri konvansiyonel silahları elde edeceklerdi teyit etti.Bunu nükleer işbirliğine dönüştürme fırsatı, Paris İsrail'den Fransa ve İngiltere'ye Süveyş Kanalı krizine giden olayda askeri müdahale bahanesiyle 1956'da kendisini gösterdi ki bu olay tarihte Süveyş Kanalı Krizi olarak da biliniyor.


Ben-Gurion İsrail'in bu nükleer programdaki hazırlıklarını çoktan yapmaya başlamıştı.Ortada bazı sorunlar vardı ancak bu sorunlar Paris'in kendi elinde bulunan EL-3 reaktörüne benzer bir küçük araştırma reaktörünü vermesini onaylamasıyla aşılmıştı.Ve tabii ki ters giden Süveyş işgali,hem ABD hem Sovyetler Birliği'nin İsrail'i bölgeden geri çekilmesi için zorlatıyordu.Fransa bu süper güçlerin tehditlerine karşı İsrail'i koruyamadı.Fakat İsrail Süveyşten geri çekilmeden önce İsrail,Fransa'dan nükleer programı biraz daha hızlandırmasını istedi.Fransa bu talebe olumlu cevap vererek İsrail'e Dimona'da çok daha büyük bir plutonyum üretme reaktörü verdi böylelikle İsrail doğal uranyumu reaktöre yakıt sağlamak için kullanmaya başladı ve İsrail'in elinde artık plutonyum üretebileceği ve bundan nükleer bombalar yapabileceği bir tesisi olmuştu.



Dimona Nükleer Tesisi





Bu çok büyük bir olaydı,çünkü tarihte hiçbir devlet başka bir devlete nükleer bomba üretebilmesi için gerekli olan böylesine geniş bir teknolojiyi vermemişti.
Fakat,işin zor tarafı hala duruyordu.Ben-Gurion,Fransayla yaptığı nükleer anlaşmaya vereceği para meselesinin üstesinden gelmeliydi.Dimona Nükleer Tesisini inşa etmenin ne kadar mal olduğu hala tam olarak bilinmiyor.Fakat İsrail'in Fransa'ya 1960'lı yıllarda en az 80-100 milyar dolar ödediği tahmin ediliyor.Bu para İsrail için çok büyük bir paraydı.Ek olarak Ben-Gurion eğer savunma fonlarını başka yerlere yönlendirirse ordudan büyük bir muhalefet olacağından endişe ediyordu,ancak Ben-Gurion,İsrail'in Arap düşmanlarını yenebilecek konvansiyonel bir ordunun çok daha iyi olduğunun farkındaydı.


Ben-Gurion bu parayı bulmak için daha iyi bir yol arıyordu ve daha sonra danışmanlarına seslenerek "Abe'yi arayın." dedi.Abe dediği isim ise Abe Feinberg idi.
Feinberg New Yorkta yaşayan saygın bir iş adamı,toplumsever ve Demokrat Partideki Yahudi liderlerle yakın bağları olan bir isimdi.Amerika'nın 2.Dünya Savaşına girişinden önce,Feinberg Avrupa'da Yahudilerin Filistine kaçabilmesi için para topluyordu.Savaş bittikten sonra o ve Ben-Gurion Holocaust kamplarındaki yaşadıklarını göstermek üzere Avrupa'ya gittiler.Aynı zamanda İngiltere Yahudilere göç yasağı koyduğu sıralarda onları Filistin'e kaçırmak üzere yardımda bulundu.Bu zamanlarda daha sonradan İsrail'in kurucu liderleri olacak insanlarla çok sıkı bağlar kurdu.ABD'ye geri döner dönmez Başkan Harry Trumanla görüşmeler yaparak bir Yahudi Devletinin bağımsızlığını tanıması için lobi faaliyetleri düzenledi.Bunun karşılığında ise Feinberg,Truman'nın seçim kampanyası için para toplama kampanyası yürütecekti.

Bu yüzden 1958 Ekiminde Ben-Gurion doğal olarak Feinberg'ten Dimonadaki nükleer tesis için gerekli olan parayı toplaması için yardım isteyecekti.Aslında bu Ben-Gurion'un ABDli Yahudi liderlerinden ilk kez para istemesi değildi.Daha önce bir savaş olacağını ön gören Gurion 1945'te ABD'ye giderek Filistindeki Yahudilerin silahlandırılabilmesi için para toplamıştı.Bu görevinde başarılı da olmuştu.Yazar Karpin'e göre gizli belgelerde alınan ifadelerde 17 kişiden oluşan Amerikalı milyoner isimlere verilen kod adı "Sonneborn Enstitüsü olacaktı.Gelecek yıllarda,bu oluşum İsrail'in belediyelerine para,makine,hastane ekipmanı,ilaç ve Yahudileri Filistin'e taşıyacak gemileri dahi sağlamıştı.

Feinberg bu 17 kişiden oluşan Sonneborn Enstitüsünün bir üyesiydi.Amerikada birçok milyoner isimle lobiler düzenleyip İsrail'in Dimona Nükleer Santrali için gerekli olan parayı toplamayı başarmıştı.Yaklaşık 2 yıl süren kampanya sonunda 40 milyon dolar kadar para toplayabilmişti.

Peki Feinberg'in topladığı bu paralar İsrail'in nükleer projelerinde başarıya ulaşmasında ne kadar etkiliydi?Yazarımız Karpin'e göre:
"Eğer Ben-Gurion Feinberg'in proje için gerekli olan parayı toplayacağından emin olmasaydı,Fransa'ile bu anlaşmayı yapıp yapmayacağı şüpheli olurdu.İsrail 1950 ve 60'lar arasında elde ettiği gelişmiş teknoloji için hiç para ödemek zorunda kalmadı,Dimona Reaktörünü kurdular ve bütün bunları kendi kaynakları dışında alarak elde ettiler."

Bu Feinberg'in ABD-İsrail ilişkilerindeki son katkısı da değildi.1960'ta Demokratları tekrardan seçimi kazandığında,Feinberg hem John F. Kennedy'nin hem de Lyndon B. Johnson'ın resmi olmayan danışmanı olmuştu.Örnek vermek gerekirse Feinberg,1961 yılında Ben-Gurion'u ABD'nin Dimona reaktörünü teftiş edebilmesi için ikna eden isim olacaktı.

Bu hikayemiz henüz geçen yıl ortaya çıktı.


Twitter:@kamerknc

Kaynak:http://nationalinterest.org/blog/the-buzz/israel-superpower-thanks-nuclear-weapons-how-they-got-them-24463?page=2






SHARE

Milan Tomic

Hi. I’m Designer of Blog Magic. I’m CEO/Founder of ThemeXpose. I’m Creative Art Director, Web Designer, UI/UX Designer, Interaction Designer, Industrial Designer, Web Developer, Business Enthusiast, StartUp Enthusiast, Speaker, Writer and Photographer. Inspired to make things looks better.

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder