Breaking News

Haberciliğin Değişen Paradigması ve Açık Kaynak İstihbaratı

Sosyal medya kullanımının ve akıllı telefonların baş döndüren gelişimi, dünyanın her bir yanından anlık haber alınmasına ve görsel kanıtların kolayca ulaşılmasına olanak sağladı. Habercilik büyük organizasyon ve kurumlardan bu değişen dinamikleri iyi yorumlayan merkezileşmemiş araştırmacılara doğru kaymaya başladı.

Olayların yaşandığı bölgelerde sahada bulunan insanların paylaşmış oldukları görüntüler, sesler ve konum bilgilerinin herkesin kullanımına açık olması Açık kaynak istihbaratı ya da diğer adı ile Open Source Intelligence (OSINT) adlı istihbarat türünün öne çıkmasına neden oldu.

Peki açık kaynakta yer alan bilgiler nasıl istihbarat bilgisine çevrilir? Bilgi hangi süreçlerden geçer ve hangi hususlara dikkat edilir? Bu yazıda henüz yeni yaşanmış Libya vaka çalışması üzerinden OSINT'in neler ortaya koyabileceğine ve bu sürecin nasıl geliştiğine ışık tutacağız.



28 Ocak 2020 gecesi Twitter’da her zaman olduğu gibi gündemi tarıyordum. Saat 23.00 civarı Libyalı bir hesabın Trablus açıklarında görüldüğünü iddia ettiği bir savaş gemisinin gözüktüğü bir fotoğrafı paylaştığını fark ettim. Tek kare fotoğraf karesinden nerelere varabileceğimizi bu yazıda detaylara inmeden anlatmaya çalışacağım. 

Bu yazıda en fazla vurgulayacağım nokta, buradaki bilgilerin hepsinin açık kaynak istihbaratı (OSINT) ile elde edildiğidir. Hiçbir şekilde devlet kurumlarından yardım alınmamıştır ki sadece 20 yaşında basit bir üniversite öğrencisi olduğumu düşünürsek buralara ulaşmam da mümkün değildir.

Not etmem gerekiyor ki Libya’daki hesapların güvenilirliği oldukça düşük. İstatistiksel açıdan bakarsak yaptıkları 5 paylaşımdan 4’ü gerçek değil veya eski. Bu durum hem Ulusal Mutabakat Hükümeti hesapları hem de Hafter milislerinin hesapları için geçerli. O yüzden araştırmaya başlarken en şüpheli nasıl yaklaşabileceksem o şekilde başladım.

Gemilerimizin zaten Orta Akdeniz civarında olduğunu ve İtalya, Fransa, Yunanistan dahil pek çok NATO ülkesiyle ortak tatbikatlar gerçekleştirdiğini biliyorduk.

Bunlara ek olarak daha önce medyaya düşen haberlerde Türkiye’nin Trablus’u korumak için  Libya ile imzalanan mutabakatlar neticesinde Türk donanmasını göndermeye hazır olduğunu da biliyorduk.


Geminin dış görünüşüne bakınca oldukça tanıdık geliyordu. Daha sonra fotoğrafın eski ve gerçek olup olmadığını kontrol ettim. Fotoğrafı geçmişe yönelik olarak gerekli yerlerde taratınca fotoğrafın yeni olduğu sonucuna neredeyse kesin olarak vardım.

“Neredeyse” diyorum çünkü bu taramalarda fotoğrafın arşivlerde olmama olasılığını da hesaba katmak gerekiyor.

Fotoğrafın yeniliğinden nispeten emin olduktan sonra Twitter’daki TSKMap grubumuzda konuyu diğer arkadaşlarla paylaştım. Fotoğraftaki geminin TSK’nın elinde Gabya sınıfı fırkateynlere oldukça benzediği konusunda hemfikirdik ancak emin olamıyorduk zira bu gemi, eski adıyla Oliver Hazard Perry idi ve bölgedeki diğer ülkelerde de mevcuttu.

İlk araştırmalarımızda bu tip bir geminin bölgede Mısır’ın da envanterinde olduğunu gördük. İşin içinden kendimizin çıkamayacağı açıktı. Bu gemi gerçekten Mısır gemisi de olabilirdi, malum olduğu üzere Mısır, Libya’da Hafter’in bir numaralı destekçisi.

Daha sonra önceleri takip ettiğim savunma sanayiinde özellikle gemilerle ilgili uzman düzeyinde bilgileri olduğunu düşündüğüm @sntrk_34 Bey’e DM atarak bu geminin bize ait olup olmadığını teyit edip edemeyeceğini sordum.

@sntrk_34 Hoca’mız da hemen cevap vererek bizim daha önce grubumuzda tartışığımız şekilde bu geminin bölgede Mısır’ın envanterinde olduğunu belirtti ancak bu sırada fotoğraf ı derinlemesine incelemeye de başladı.

İlk fark ettiğimiz detay, geminin kıç kısmınında bulunan Sikorsky S-70B/28D Sea Hawk oldu. Bu tip bir helikopteri OHP sınıfı fırkateynlerde tek kullanan ülkenin Türkiye olduğunu biliyorduk. Ancak başka ülkelerde de olabilirdi ve bundan haberdar olmayabilirdik.

Daha da derine indiğimizde ise ön direkte SMART-S Mk2 3-D radarı ve Mk 41 VLS gölgesinin mevcut olduğunu saptadık. Çoğul fiiller kullanıyorum ancak bu tespitleri tamamen @sntrk_34 Hoca'mız yapmıştır onu da belirtmek istiyorum. Bu andan itibaren geminin bize ait olduğuna emindik çünkü G-sınıfı fırkateynlerimiz Ağutos 2012’de G-Sınıfı Firkateyn Savaş Yönetim Sistemi Modernizasyon Programı [G-GSMP] ile modernize edilmişti ve bu özelliklere sahip tek OHP sınıfı gemiler bizim envanterimizde idi.

G-sınıfı gemilerimizin ana radarları ASELSAN’ın lisans altında ürettiği Thales Smart-S Mk radarı ile değiştirilmiş, bu sınıfın 4 gemisi yani TCG-Giresun, Gediz, Gökova ve Göksü firkateynleri kapsamlı modernizasyona tabi tutulmuş, 8 adet VLS eklenmiştir. VLS’lerde 32 adet ESSM hava savunma füzesi bulunuyor. Böylece gemilerin hava savunma kabiliyeti artırılmıştır.

Sonuç olarak geminin Gabya sınıfı olan 4 gemimizden biri olduğuna yüzde 100 emindik.

Daha sonra bölgede bir değil, 2 gemi olduğunu gördük. Yine sosyal medyaya düşen bir fotoğrafta 2 Türk fırkateyinin Libya/Trablus açıklarında ilerlediği görülüyordu.



Gemilerin bizim olduğuna dair şüphemiz yoktu ama fotoğrafların nerede çekildiğinden emin değildik. Gemilerimiz belkide 2 Ocak’ta gerçekleştirdikleri Cezayir Limanı ziyareti sırasında görüntülenmiş olabilirdi?

Konum

Aslında konumu bulabileceğimiz konusunda hiç ümidim yoktu. Fotoğrafın çekildiği yerde görülen detaylar oldukça sınırlıydı.

Peki fotoğrafta görebildiğimiz detaylar neler?


- Bir sahil şeridi

-Arabalar
-Lamba

-Sarı ve siyah renklerden oluşan parke kaldırımlar.

Tam ümitsizliğe düştüğüm anda ilginç bir şekilde bir takipçimin yorumu dikkatimi çekti.


Takipçim, sarı-siyah kaldırımların Libya’ya özgü olduğunu belirtmişti. Bunun doğru olup olmadığını anlamak için Google’da biraz araştırma yapınca 2018 yılında Misrata ve Trablus civarında kaldırımların sarı-siyaha boyandığı anların fotoğraflarını buldum.





Araştırma sonucunda bulduğum bir fotoğraf çok dikkatimi çekmişti neredeyse her detayı fotoğrafın çekildiği yer ile uyuşuyordu. Tek bir şey hariç. Aydınlatma direkleri. Gruptaki arkadaşlarımızla hararetli bir istişarenin ardından konumun burası olmadığına emin olduk.

Grubumuzda konum konusunda uydudan fotoğraf tarama konusunda az miktarda deneyime sahip olan @_hikka99 bölgeyi taramaya başladı. 

Kısa bir sürenin ardından yerel kaynakların da yardımıyla fotoğrafın çekilmiş olabileceği konumu bulduk.



Fotoğrafın çekildiği yerin önce Libya olduğundan emin olduk. Ardından sarı-siyah kaldırımların bulunduğu yerleri bularak özele inmeye başladık ve en sonunda sahil yolunda bulunan yaklaşık 20 km’lik bir bölgede çekildiğini tespit ettik. Bu bölgede kaldırımların hem sarı-siyaha boyandığını hem de lambaların tamamen uyumlu olduğunu gördük.




20 km uzunluktaki bir konumda daha net bir tespit içinde fotoğrafta daha fazla detay bulunması gerek, bu bizim elimizde yoktu.


Değerlendirmelerimizin doğru olup olmadığını anlamak için birkaç kaynağa mesaj attım ve değerlendirmelerimizi teyit edebilirler mi diye sordum. Bunların hepsinin gerçekleştiği yer yine Twitter. Pek bir dönüt alamadım. 

Ertesi gün sabah okula giderken Milli Savunma Bakanlığı’nın “Orta Akdeniz’de NATO’nun Deniz Muhafızı Harekâtı'na destek faaliyeti icra eden TCG GAZİANTEP fırkateynimiz, tespit ettiği 30 düzensiz göçmeni, yapılan yardım ve tıbbi desteğin ardından Libya Sahil Güvenlik Komutanlığına teslim etti.” paylaşımını gördüm ve tespitlerimizin tamamen doğru olduğunu anlamış olduk.
Bu paylaşımının ardından olay resmiyete dökülünce bölgedeki tüm gemilerimizi de bir kaynak aracılığıyla öğrendim. 

Gabya sınıfı fırkateynlerimiz TCG GÖKOVA, TCG GÖKSU, TCG GAZİANTEP, TCG GEDİZ ve TCG YARBAY KUDRET GÜNGÖR akaryakıt gemisi.


Her ne kadar fırkateynlerimiz göçmenleri kurtarmış olsa da olayın arkasında başka bir bit yeniği olduğundan emindik.

Ertesi sabah sosyal medyaya bir fotoğraf daha düştü. Önde bir RoRo gemisi gözüküyordu. Hemen arkasında ise ona eşlik eden Gabya sınıfı fırkateyimiz. RoRo gemilerinde genellikle araç taşınıyor. Bu gemi ise Lübnan bayraklı RoRo gemisi “Bana” idi ve Türkiye’den Trablus Limanına hassas askeri ekipmanlar taşıyordu.

Karar vericiler muhtemeldir ki geminin içindeki ekipmanların hassasiyetini gözeterek geminin yükünü güvenli bir şekilde Trablus Limanına boşaltabilmesi için donanmamıza ait gemiyle, Bana’ya eşlik etmişti.

Geminin Bana olduğunu zaten biliyorduk ancak bunu öğrendiğimiz günün akşamında Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile Paris’te gerçekleştirdiği basın toplantısında “Geçtiğimiz günlerde Türk gemilerinin Suriyeli paralı askerleri Libya’ya taşıdığını tespit ettik,” demişti. 

Bu adımların, Berlin’de alınan kararlara aykırı olduğunu belirtiyordu ancak Berlin’de hiçbir karar alınmadığı gibi Türkiye’yi tek taraflı olarak silah ambargosunu delmekle ve dış müdahaleyle suçluyordu.


Halbuki daha sonra kendilerine ait olduğu ortaya çıkan Javelin füzelerini unutmuştu.
Fransa’nın Hafter'e askeri ekipman desteği zaten sınırlı (özel kuvvet askerleri koordinasyon sağlıyor) ancak böylesine ciddi teknolojiye sahip bir silahın dahi Hafter’e verilmiş olması durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.

Macron’un silah ambargosunu pervasızca deldiği halde suçlamadığı diğer ülke ise BAE.

Birleşik Arap Emirlikleri 12 Ocak’tan bu yana Libya’ya 50’den fazla uçakla 3.000 ton askeri ekipman yığdı.

Bunun neye hazırlık olduğunu hepimiz biliyoruz.

El Cezire’nin alıntıladığı Fransız “Intelligence Online” sitesine göre BAE’nin son 2 haftada Hafter’e yolladığı askeri destekler, bütün bir yıl boyunca verilen desteklere eşdeğer.

Daha sonra ise Fransız medyasından bu haber sızdı.
Eşlik edilen gemi kesin olarak Bana idi.
Ardından ise Hafter’e bağlı güçler tarafından sosyal medyaya geminin içerisindeki ekipmanlar sızdırıldı.
Sonuç

Gördüğünüz üzere sosyal medyaya düşen tek bir fotoğraf karesinden geldiğimiz nokta burası oldu.

Önce gemiyi, sonra konumu, daha sonra ise bu olayın nasıl ve niçin gerçekleştiğini anlamış olduk.

Bunların hepsi nasıl mı oldu? Sadece açık kaynaklardan elde edilen bilgilerle.

Terimsel olarak neler mi kullandık? OSINT, GEOINT (uydu fotoğrafı vs.), crowd sourcing (takiçimin kaldırımlar hakkında verdiği bilgi, grup olarak hareket ederek sonuca ulaşmamız)
Velhasıl kelam, sosyal medyanın gücünü bir amatörün gözünden görmüş oldunuz.

Bazı arkadaşlar şunu sorguluyorlar: Niçin bunları koordinatlarına kadar paylaşıyorsunuz?

Size burada esas anlatmak istediğim şey de bu. Açık kaynaklara düşen bir bilginin nerelere ve kimlerin eline düşeceğini bilemezsiniz. Bu fotoğrafı sadece biz değil, dünyanın dört bir tarafından bir sürü insan gördü ve devamını araştırdı ancak bu sefer sonuca ilk ulaşan biz olduk.

Yeni nesil dijital habercilik üzerine her ne kadar uzman olmasam da Twitter'daki 3 senelik tecrübemin bana çok fazla şey kattığını itiraf edebilirim.


Artık neyin sahte neyin gerçek olduğunu anlamakta zorlandığımız şu günlerde OSINT aslında bir ilaç.


O yüzden gelin bunları sorgulamak yerine OSINT işine merak salalım, araştıralım, beraber öğrenelim, bu alanda iyi bir yerlere gelelim.  








SHARE

Milan Tomic

Hi. I’m Designer of Blog Magic. I’m CEO/Founder of ThemeXpose. I’m Creative Art Director, Web Designer, UI/UX Designer, Interaction Designer, Industrial Designer, Web Developer, Business Enthusiast, StartUp Enthusiast, Speaker, Writer and Photographer. Inspired to make things looks better.

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder